18 Aralık 2007 Salı

BİR İSTANBUL AKŞAMI

Bir İstanbul akşamı
Ellerin avuçlarımda
Işıklar boğazın sularıyla öpüşüyor.
Dudaklarım , dudaklarında


Bir İstanbul akşamı
Gözlerim alabildiğine sevdalı
Aklımdan çılgınlıklar geçiyor
Kurallar ötesi bir yer söyle
Sevdam içime sığmıyor...

EĞER...
Eğer,herkes kendini kaybedip seni suçladığı zaman,sen soğukkanlılığını koruyabilirsen;
Eğer,herkes senden kuşkulandığında sen kendine güvenip tüm şüpheleri hoşgörüyle
karşılayabilirsen;
Eğer, sabırla bekleyebilir ve beklemekten yorulmazsan ;ya da iftiraya uğradığında yalana yalanla karşılık vermezsen ve kin tutana kin tutmazsan;
Eğer,düşlere kapılmadan düş kurabilir;düşünebildiğin halde düşüncelerin kölesi olmazsan ve aynı zamanda ne çok uysal olup ne de çok akıllıca bir tavırla konuşmazsan;
Eğer ne kazandım diye sevinir,ne yıkıldım diye yerinir,ikisini de karşılayıp yüzleşebilirsen ömür verdiğin şeylerin yıkılışını seyredebilir ve yılmadan onu yine kurmaya çalışırsan ;
Eğer,iş işten geçtikten sonra da yüreğini ve bedenini bütün direncinle seferber edip herkesin vazgeçtiği noktada sen amacına yönelebilirsen;
Eğer,herkesle birlikte olur da erdemli kalabilirsen ya da krallarla dolaştığın bir durumda,gururlanıp benliğini ve dostlarını unutmazsan;
Eğer,ne sevgili dostların, ne de düşmanların seni incitmezse ve kimseyi küçümsemez ,hem de kimseye bağımlı olmamayı başarabilirsen;
Eğer,her günün her saatini her dakikanın her saniyesini iç rahatlığıyla yaşayabilirsen,bütün dünya senin olur yavrum..ve o zaman artık 'ADAM' olduğunu düşünebilirsin...
RUDYARD KIPLING(1865-1937)

Montaıgne Denemesinden bir alıntı..


<Neyi istemenin doğru olduğunu,zor kazanılan paranın neye yaradığı,ülkeye ve yakın akrabalara ne kadar hediye verilmesi gerektiği,Tanrı'nın sizin nasıl bir insan olmanızı istediği ve ulus içinde size hangi yeri ayırdığı ... ne olduğumuzu ve hangi hayatı sürmek için doğduğumuzu >
Persius
<Neyi bilmek gerektiği ve neyi bilmek gerekmediği;çalışmasının amacının ne olacağı ,cesaret, ölçülülük ve adaletin ne olduğu, hırs ve açgözlülük,kölelik ve itaat ,izin ve özgürlük arasındaki farkın ne olduğu ,insanın gerçek ve sağlam rahatlığı ,hangi belirtilerle tanıyacağı,ölüm,acı ve utançtan ne kadar korkacağımızı ve her bir zorluk çeşidinden nasıl kaçınıp, buna nasıl katlanılacağı >
Vergilius

söylenmelidir...

Akıllı olma cesaretini gösterin.Şimdi başlayın.Doğru bir şekilde yaşayacağı zamanın gününü erteleyen insan,nehrin kurumasını bekleyen köylü gibidir.Ancak nehir akar ve sonsuza kadar akacaktır.>

Horatius.

AYRILIK


Ayrılık acısı bu işte!..
Şairler ne derse desin.
Yoktur bunun ilacı
Çivi çiviyi sökmez be güzelim,
Bu yollar boşa çıkar.

14 Kasım 2007 Çarşamba

ABBAS


Haydi Abbas,vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalp ağrısı,
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarlada havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce .
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiği mesafeye
Ve zamana
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit;
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.

Cahit Sıtkı TARANCI

FENER


Gökyüzü bir başkaydı bugün,hava o bahar güzelliğini kaybetmiş insanlara küskündü sanki.Deniz o masmavi rengini siyaha bırakmıştı.Deniz ve gökyüzü fenerin ucunda oturan adamla birlikte üzülüyordu.Herşey o eski canlılığını kaybetmiş,bir şeylere üzülüyordu gibi.

Karay vuran dalgalar fenerdeki adamla birlikte ağlıyordu.Aralarında bir bağ var gibiydi.İletişimleri sanki adamın gözyaşlarıydı.Akan her damla onları üzüyordu.Belki bu yüzden gökyüzü küsmüştü.Deniz büyüleyiciği güzelliğini bu yüzden saklıyordu.Fenerdeki adam gözyaşlarının arkasından bir sigara tüttürdü.Sigara sanki onu içiyordu,o sigarayı değilde..Kayalıkların üzerinden yavaşça kalkıp, fenerde yürümeye başladı.Kafası eğik ,yüzü asık,gözleri nemliydi.Biraz da hayata küskündü.Fenerdeki adam kayalıkların en ucunda durdu.

Korktum ,biran kendini atacak zannettim.Bir adıım sonrası boşluktu.

Kayalıkların ucunda biraz durup dünyaya son bir daha bakmak istercesine, baktı.Gözünün önünden yaşadıkları geçti.Belki de onu bu kadar kızdıran o kötü anı geçti.Birden bire irkildi.Kayalıklardan hızla uzaklaştı.Tekrar , belkide daha iyi yenilmek için hayatta kalmayı tercih etti.

Onu ölüm ü düşündürecek kadar üzen her neyse, o hayata veda etmedi.Belki de deniz ve gökyüzü ondan bu kadar soğuk ve küskündü.
Zarife'nin çocukluk yazısı :05/05/1998-salı

7 Kasım 2007 Çarşamba


GECENİN EN KARANLIK YERİNDEYİM ; YAŞAMIN TAM DÜĞÜMÜNDEYKEN, KAPASAM GÖZLERİMİ BİTER Mİ BU KABUS? BAHAR GELİR Mİ?GELSE DE BEN OLUR MUYUM YİNE BEN?
19/04/2007 00:30

Yine bir bahar daha!
Ama oda farklı gelen tüm baharlardan..
Bir yıpranmışlık ve kaybediş duygusu
Sanki hiç bir daha olmak istemeyişi gibi..

İçimdeki bu garip bir acı gibi
Ne tam var ne tam yok..
Ama bir gerçek ki oda biliyor..
Bir daha asla böyle sevilmeyişi.

Şimdi o da ben gibi
İsterdim ki değiştirebilmeyi
Olmadı,olamadı ney eksikti bilemedik..

Hayat bu bir garip acı
Ne sevmeyi ne sevilmeyi
Özgürce yaşayamadı.

Tam tutunmayı başarcağım derken,
Koca bir yıkılış izledi gözleri
Ne dur diyebildi ne de git burdan diyebildi.
o kadar tarifsizdi ki
Ne yapacağını hiç bilemedi.

04/05/2007

Ayrılık acısı bu işte !
Şairler ne derse desin ..
Yoktur bunun ilacı ,
Çivi çiviyi sökmez be güzelim
Bu yollar boşa çıkar....

Yazan :Zarife
Tarih:12/01/2003

Aylardan Kasım..

Kasım ayrılışlar vakti,yeni başlangıçlar(ne olacağını bilemediğimiz ürkek başlangıçlar). Aslında ayrılışım sanki öyle sıradandı ki, kendim için üzülemedim bile ne olduğunu anlamadım sanki bir parçam sökülüp alındı hiç sorulmadan.. Ne sevdin mi diyen oldun ne gidiyorum diyen..Hani biliyordum bana ait olmadığını bu hayatın ne kadar daha gideceğini bende bilmiyordum ama o vardı beni sürekli masallara inandıran sonra baktım ki o güzel şarkılar,masallar yok olmuş.Daha dogrusu hiç benim olmadıki ya da ben hiç o olamadım ki.Bir yerlere kaçıp kendimle yüzleşmekten hep kaçtım.. Nereye kadar ,nereye kadar her zaman aynı sorular..Artık bu aynadaki kişi ben değilim bu hayat benim değil..Aylardan kasım bu ruhuma batan dikenlerle vedalaşma vakti..

6 Kasım 2007 Salı

Ölümden sonra.. Öldük, ölümden bir şeyler umarak. Bir büyük boşlukta bozuldu büyü. Nasıl hatırlamazsın o türküyü, Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü, Alıştığımız bir şeydi yaşamak. Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok; Yok bizi arayan, soran kimsemiz. Öylesine karanlık ki gecemiz, Ha olmuş ha olmamış penceremiz; Akarsuda aksimizden eser yok. Cahit Sıtkı Tarancı (1910-1956)
SENI SAKLAYACAGIM .. Seni saklayacagim inan Yazdiklarimda, çizdiklerimde, Sarkilarimda, sözlerimde. Sen kalacaksin kimse bilmeyecek Ve kimseler görmeyecek seni, Yasayacaksin gözlerimde. Sen göreceksin, duyacaksin Parildayan bir sevi sicakligi, Uyuyacak, uyanacaksin. Bakacaksin, benzemiyor Gelen günler geçenlere, Dalacaksin. Bir seviyi anlamak Bir yasam harcamaktir, Harcayacaksin. Seni yasayacagim, anlatilmaz, Yasayacagim gözlerimde; Gözlerimde saklayacagim. Bir gün, tam anlatmaya.. Bakacaksin, Gözlerimi kapayacagim.. Anlayacaksin.
.